Faşist diktatörlüğün ömrünü uzatmak için insanlık düşmanı konumlanışı yeni değil, mirasını sahiplendiği Osmanlı gericiliğine kadar dayanmaktadır.
Kürdistan’da Kürt soykırımına dayanan faşizmin, can suyu kesilmediği müddetçe, Deniz Poyraz’lar katledilmeye devam edecek. Faşist diktatörlük Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da siyasi-ekonomik açmazlığını gidermenin en hafif yolu olarak halk düşmanı politikalarını devreye koyarak göstermektedir. Baskılar, yasaklar, doğa katliamı, taciz-tecavüzler faşist diktatörlüğün dönemsel politikası değil, sürekliliğidir. Kendi varlığını sürdürmek adına ortaya koyduğu politikaların ilk hedefi Kürt yurtseverleri, komünist ve devrimciler olmaktadır.
Son süreçte HDP üzerinden estirilen devlet terörünün kaynağı da buradan okunmalı. İl-ilçe binalarına saldırılar, mitinglerin bombalanması, çalışanlarının polis gözetiminde katledilmesi gibi politikalar, “nefret dili, nefret söylemi”nin ortaya çıkardığı olgu değil, bilakis emperyalizmin yeminli uşağı faşist diktatörlüğün HDP şahsında Kürt ulusuna dönük katliam-işgal politikalarının her alanda sürdürülme politikasıdır.
İzmir HDP İl binasına, devlet gözetiminde yapılan ırkçı-faşist saldırı, karanlıkta yürüyen bir caninin saldırısı değil, faşist diktatörlüğün yaşadığı dar boğazdan çıkma anlayışının planlı bir organizasyonudur. Deniz Poyraz, HDP ve Kürt yurtseverlerinin yaşadığı son can kaybı olmayacağı gibi, Türk, Kürt ve çeşitli milliyet ve inançlardan Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarının faşist diktatörlüğün politik manevralarına karşı ortak tavır takınıp her alanda hesap sorma bilincini geliştirmemesi durumunda herkesin yaşayacağı an’lık bir olgu olma durumunu koruyacaktır.
HDP İzmir İl Binasına yapılan devlet destekli saldırıyı kınıyor, HDP ve Deniz Poyraz’ın ailesine başsağlığı diliyoruz. Bulunduğumuz her alanda faşist devlet diktatörlüğünün halk düşmanı politikalarına karşı, devrimci sorumluluklarımızı yerine getirmede tereddüt etmeyeceğiz.
Demokratik Haklar Platformu